HUD 27 |
فَقَالَ
الْمَلأُ
الَّذِينَ
كَفَرُواْ
مِن
قِوْمِهِ
مَا نَرَاكَ
إِلاَّ
بَشَراً مِّثْلَنَا
وَمَا
نَرَاكَ
اتَّبَعَكَ
إِلاَّ
الَّذِينَ
هُمْ
أَرَاذِلُنَا
بَادِيَ الرَّأْيِ
وَمَا نَرَى
لَكُمْ
عَلَيْنَا مِن
فَضْلٍ بَلْ
نَظُنُّكُمْ
كَاذِبِينَ |
27. Bunun üzerine
kavminden kafirlerin ileri gelenleri dediler ki: "Biz senin ancak kendimiz
gibi bir insan olduğunu görüyoruz ve içimizden ancak ayak takımı kimselerin işin
başından, düşünmeden sana tabi olduklarını görüyoruz. Sizin bize karşı üstün
bir tarafınızı da görmüyoruz. Hatta biz sizi yalancı sanıyoruz."
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız.
1- İleri Gelenlerin Tavırları:
2- Büyüklük Taslayan İleri Gelenlerin
İman Edenlere Dair Yanlış Değerlendirmeleri:
3- Gerçek ''Ayak Takımı ve Aşağılık
Kimseler"
4- Cahili Konumlara itibar Edişin
Sonucu: Yanlış Değerlendirmeler:
1- İleri Gelenlerin
Tavırları:
Yüce Allah'ın: "Bunun
üzerine kavminden kafirlerin ileri gelenleri dediler ki" buyruğundaki
"ileri gelenler" anlamı verilen "el-mele'" ile ilgili
olarak Ebu İshak ez-Zeccac der ki: Bunlardan kasıt başkanlar ve ele başılardır.
Yani bunlar söyledikleriyle dolup, taşan kimseler demektir. Bu husus gerek
Bakara Süresi'nde (246. ayetin tefsirinde), gerekse de başka yerlerde geçmiş
bulunmaktadır.
"Biz seni ancak
kendimiz gibi bir insan" Ademoğullarından birisi "olduğunu
görüyoruz." Bu buyruktaki; "Kendimizgibi," ifadesi hal olarak
nasbedilmiştir. Bu kelime marifeye izafe edilmiştir. İzafe olunan kelime ise
nekredir ve takdiri olarak tenvinli kabul edilir. Şairin şu mısraında olduğu
gibi: "Kadınlar arasında senin gibi rahat geçime aldanmış niceleri vardır
ki ... "
2- Büyüklük Taslayan
İleri Gelenlerin İman Edenlere Dair Yanlış Değerlendirmeleri:
Yüce Allah'ın: "Ve
içimizden ancak ayak takımı kimselerin ... sana tabi olduklarını
görüyoruz" buyruğundaki; "Ayak takımı" kelimesi (...) in
çoğuludur. Bu da; (...) in çoğuludur. Tıpkı; "Köpek, köpekler ve pek çok
köpekler" lafzındaki gibi.
Bu kelimenin; (...) in
çoğulu olduğu da söylenmiştir. Tıpkı; "Kara yılanlar" kelimesinin;
"Kara yılan"ın çoğulu olduğu gibi. (...) ise adi, bayağı aşağılık
kimse anlamına gelir.
Onlar bu sözleriyle sana
bizim değersizlerimiz, ayak takımımız ve seviyesi düşük kimselerimiz tabi
oldular, demek istemişlerdir. ez-Zeccac der ki:
Onlar bu kimselerin
dokumacı olduğunu ifade ederek küçük görmüşlerdi. Halbuki icra edilen
mesleklerin dine bağlılıkta hiçbir etkisinin olmadığını bilmediler.
en-Nehhas der ki:
Buradaki ayak takımından kasıt fakir ve yüksek mevki sahibi olmayan, meslekleri
düşük olan kimselerdir. Hadis-i şerif'te ise "onlar dokumacı ve hacamatçı
kimseler idiler" denilmektedir.
Bu ifadeleri onların
cahilliklerini ortaya koyuyordu, çünkü onlar bu sözleriyle hiç de ayıp ve kusur
olmayan bir şeyi peygamber için ayıplayıcı bir husus olarak görmüşlerdi. Zira
peygamberlerin -Allah'ın salat ve selamları üzerlerine olsun- görevi apaçık
delil, belge ve mucizeleri getirmektir. Yoksa onlar şekil ve konumları
değiştirmekle yükümlü değildiler. Ayrıca peygamberler bütün insanlara
gönderilir. O bakımdan eğer insanlar arasında aşağı kabul edilenler İslam'a
girecek olurlarsa, bundan dolayı peygamberler için eksiklik söz konusu olmaz.
Zira peygamberler insanlar arasından İslam'a giren herkesin müslüman olduğunu
kabul etmekle yükümlü idiler.
Derim ki: Burada sözü
edilen "ayak takımı" kimseler fakirler ve güçsüzlerdir. Nitekim
Herakliyus, Ebu Süfyan'a şöyle sormuştu: İnsanların eşrafı mı ona uyuyor, yoksa
zayıfları mı? Ebu Süfyan: Hayır zayıfları deyince, Herakliyus: İşte
peygamberlere tabi olanlar bunlardır..." demişti.
İlim adamlarımız derler
ki: Bu şekildeki tepkinin sebebi başkanlık duygusunun soyluları kuşatmış olması
ve bundan uzaklaşmanın zorluğu, başkasına itaat ve boyun eğmeyi de gururlarına
yedirmeyişleriydi. Fakir kimseler için ise bu engeller yoktur, o bakımdan fakir
kimse bu çağrıyı kabul edip itaate girmekte elini çabuk tutar. Dünyada
insanların çoğunlukla görülen hali de işte budur.
3- Gerçek ''Ayak
Takımı ve Aşağılık Kimseler"
İlim adamları gerçekten
"aşağılık" kimselerin tayini hususunda farklı görüşlere sahibtirler.
İbn Mübarek'in, Süfyan'dan naklettiğine göre ayak takımı kimseler değişik eğlencelerle
emir ve prensleri karşılayan, hakimlerin ve sultanların kapılarına giderek
onların şahitliklerini isteyen kimselerdir.
Sa'leb, İbnu'l-Arabi'den
şöyle dediğini nakletmektedir: Ayak takımı, aşağılık kimseler dinlerini feda ederek,
dünyalık yiyen kimselerdir. Bu sefer ona:
Peki aşağılıkların da
aşağılığı olan kimseler kimlerdir? denilince şu cevabı verir: Onlar da
başkalarının dünyalarını, kendi dinlerini ifsad ederek düzelten kimselerdir.
Ali (r.a)a aşağılık ve
ayak takımı kimselere dair soru sorulunca, şu cevabı verir: Bunlar bir araya
gelip toplandıkları vakit kalabalıklarıyla üstünlük sağlayan kimselerdir.
Dağıldıkları vakit ise hiçbir şekilde tanınmayanlardır.
Malik b. Enes (r.a)'e
de: Ayak takımı kimseler kimlerdir? diye sorulunca, o da: Ashab-ı Kiram'a
sövenlerdir, cevabını verir.
İbn Abbas (r.a)dan
rivayete göre, aşağılık kimseler dokumacılar ve hacamat yapanlardır. Yahya b.
Eksem der ki: Araplardan olmayan debbağ ve çöpçülerdir.
4- Cahili Konumlara
itibar Edişin Sonucu: Yanlış Değerlendirmeler:
Bir kadın kocasına:
Eyaşağılık kişi! diyecek olsa, koca da: Eğer ben aşağılık kimselerden isem, sen
de benden boş ol dese, en-Nekkaş'ın nakl ettiğine göre böyle bir kişi
Tirmizı'ye gelib: Hanımım bana eyaşağılık kişi, dedi. Ben de: Eğer ben aşağılık
bir kişi isem sen de benden boş ol, diye cevab verdim deyince, Tirmizı ona:
Sanatın ne? diye sormuş, o. da: Balıkçıyım, deyince Tirmizı ona: Allah'a
andolsun öylesin, Allah'a andolsun öylesin, diye cevab vermiş.
Derim ki: Ancak
İbnu'l-Mübarek'in, Süfyan'dan naklettiğine göre hanımı ondan boş olmaz.
Malik'in görüşüne göre de böyledir. Bedevi bir kimsenin oğlu ise, ona herhangi
bir şey düşmez.
Yüce Allah'ın:
"İşin başından düşünmeden" ifadesi zahiren, görünürdeki halleri anlamındadır.
Onların batınları ise böyle değildir, demektir. Nitekim bir şeyaçığa çıkıp
göründüğü zaman; (...) fiili kullanılır. Şair şöyle demektedir: "İşte
bugün bakanlara göründükleri zaman ... "
Düzlük, çöl araziye de,
açıkça ortada göründüğünden dolayı "badiye" denilir. "Şu işi
yapmam görüşüne sahib oldum." Yani öncekinden farklı bir görüşüm ortaya
çıktı, demektir. el-Ezherı der ki: Bu ifadenin manası; gördüğümüz kadarıyla
durum böyledir, demektir. Bununla bir-
likte; "İşin
başından düşünmeden," ifadesinin; (...): Başladı, başlar"dan gelmesi
ve hemzesinin hazfedilmiş olması da mümkündür. Nitekim Ebu Amr hemzeyi tahkik
ile (...) diye okumuştur ki, bu da işin başından, düşünmeden görüş sahibi olmak
demektir. Yani onlar daha görür görmez sana tabi oldular, halbuki iyice
düşünecek ve dikkat edecek olsalardı, sana uymazlardı. Ancak burada bunun
hemzeli okunuşuyla, hemzenin terkedilmesi hallerinde anlam farkı olmaz. İlk
kelimenin nasb ile okunması ise Yüce Allah'ın şu buyruğunda olduğu gibi;
"de, da" edatının hazfi dolayısıyladır: "Musa kavminden
seçti." (A'raf, 155) buyruğunda olduğu gibi.
"Sizin bize karşı
üstün bir tarafınızı da görmüyoruz." Yani sizin ona uyma suretiyle bize
üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bu da, onların Hz. Nuh'un peygamberliğini inkar
ettikleri anlamındadır.
"Hatta biz sizi
yalancı sanıyoruz." Burada hitap Hz. Nuh'a ve onunla birlikte iman
edenleredir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN